Beklenmedik Bir Rastlantı

İstanbul’un kalabalık sokaklarından birinde, Esra hızlı adımlarla yürüyordu. Yeni işine başlamak üzere olduğu için heyecanlı ama biraz da kaygılıydı.

Yolda, aniden biri üstündeki kahvesini Esra'nın beyaz gömleğine döktü. Suçluluk ve panik içinde, adam hemen özür diledi. Esra’nın ilk tepkisi şaşkınlık ve sinir oldu.

Adam, Mert, durumu hemen düzeltmek istedi ve yanı başındaki kafeye gidip yeni bir kahve aldı. İkisi de o an nasıl davranacaklarını bilemedi. O küçük kazadan sonra, kelimeler ve sessizlikler arasında garip bir bağ oluştu.

Esra, gün boyunca o kaza hakkında düşündü. İlk başta sinirliydi, ama zamanla bu tesadüfi karşılaşmanın küçük bir hikaye gibi olduğunu fark etti. Akşam saatlerinde farkında olmadan Mert’in mesajını beklemeye başlamıştı.

Mert ise o gün içinde Esra’yı tekrar görmeyi çok istedi ama cesaret edemedi. Günler geçti, sonrasında sadece küçük bir selamla ilerleyen günlerde karşılaştılar. Kimse büyük bir ilişki ummuyordu; sadece anılar ve tebessümler vardı.

Zamanla, aralarındaki ilişki, ilk bakışta beklenmedik olan bir dostluğa dönüştü; ama bu dostluk, her ikisi için de farklı bir anlam taşıyordu. Hayat bazen beklenmedik anlarla renkleniyordu; belki de her şey hep çok planlı olmazdı.

Esra, o kazanın kendisi için ne kadar önemsiz gibi göründüğünü ama aslında bir dönüm noktası olduğunu düşündü. Tüm bu karmaşanın içinde, bazen her şeyin tam olarak açıklanmasına gerek yoktu. Kendini akışa bırakmak, belki de en güzel seçimdi.